TEL AVİV — İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın hayatını kaybettiği helikopter kazasının ardından İsrail'de yapılan değerlendirmeler, dışişleri bakanının ölümü ve bu makamın halefi için verilecek mücadelenin bölgeyi stratejik olarak en az Reisi'nin ölümü kadar, hatta belki daha fazla etkileyebileceği yönünde.
Diplomatik kaynaklara göre Reisi'nin helikopterinin kaybolduğuna ilişkin ilk haberler İsrail'in siyasi ve güvenlik yöneticilerini afallattı. İlk istihbarat değerlendirmesi, helikopterin İran'ın kuzeybatısındaki dağlarda “sert iniş” yaptığı ve Reisi'nin muhtemelen sağ kurtulduğu yönündeydi. Hatta bazı yetkililer, Reisi’nin hayatta kalması ile İsrail'in düşman bir devlet başkanına suikast düzenlendiğine dair türlü komplo teorilerini yalanlamak için uğraş vermeyeceklerini düşünerek rahatladılar. İsrail zaten tarihinin en sıkıntılı dönemlerinden birini yaşıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi Başbakan Benjamin Netanyahu hakkında savaş suçları işlediği suçlamasıyla tutuklama kararı çıkarıp çıkarmamayı görüşüyor. Böyle bir ortamda İsrail’in ihtiyaç duyacağı son şey, dünyayı Reisi'nin ölümünde parmağı olmadığına ikna etmek zorunda kalmasıydı.
Reisi ve maiyetini taşıyan helikopterin “sert iniş” yapmadığı, tam anlamıyla düştüğü anlaşıldığında İsrail'in değerlendirmesi Cumhurbaşkanı'nın kurtulamadığı yönünde değişti. Bununla birlikte, olay yerinden gelen görüntüler İsrail’in kendini savunma ihtiyacını ortadan kaldırmış görünüyordu. Kazanın sebebinin, yedek parça tedarikine yönelik uluslararası ambargolara tabi olan İran’ın eskimiş helikopter ve uçak filosunun malum durumu yanı sıra yoğun sis, sıfır görüş mesafesi ve yağmur olduğu aşikârdı.
İsrail siyasi liderleri hedef almıyor