Suriye ordusunun güney cephesindeki Dera ve Kuneytra’dan sonra eylüle doğru İdlib’de operasyona başlayacağı öngörülüyor. Farklı bölgelerden tahliyelerle 100 binin üzerinde savaşçının toplandığı ve göçlerle nüfusu 2 milyonu bulan İdlib’e yönelik bir operasyon şimdiden Türkiye’yi germeye başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 14 Temmuz’da telefonla görüştüğü Rus lider Vladimir Putin’e olası bir operasyonun Rusya ve İran’ın da ortak olduğu Astana sürecini çökerteceği uyarısında bulundu.
Erdoğan Güney Afrika’daki BRICS zirvesine giderken konuyu tekrar Putin’le görüşeceğini belirtirken de şöyle konuştu: “Suriye’deki gelişmeler gerek Tel Rıfat gerek Menbic olsun istenilen istikamette henüz gelişmiyor. İstenilen istikamette gelişmiş olan tek yer Afrin’dir, Cerablus’tur, El Bab’dır. Bunlar belli bir yere oturdu, 4 bin kilometre karelik alan tamamıyla kontrolümüzün altında. Dara konusu var ki en sıkıntılı olaylardan bir tanesi. İdlib konusu var, tekrar ele alacağız. Bunları A’dan Z’ye tekrar ele alacağız. Çünkü buralarda her an her şey olabiliyor.” Johannesburg'da kaygılarını bir kez daha Putin’e ileten Erdoğan’ın operasyonu engellemeye çalışırken kullandığı birkaç koz var: Astana sürecinin geleceği, Türkiye’nin muhalifleri siyasi sürece katma çabası, Halep’in doğusu ve doğu Guta dahil İslam Devleti’den kurtarılmış bölgelerin ordunun kontrolüne bırakılması ve silahlı grupların tahliye edilmesinde Türk hükümetinin gösterdiği iş birliği, caydırıcı unsur olarak İdlib’de kurulan 12 gözlem noktasındaki Türk askeri varlığı.