AK Parti İslamcı gelenekten gelen tüm partilerin kapatılmasının ardından 2002 yılında siyaset sahnesine çıktığında söylemini devletin Batıcı-laik bürokratik bir azınlığın elinde olduğu, muhafazakâr geniş halk yığınının devlet yönetiminde temsil edilemediği üzerine kurmuştu.
Ekonomik programdan dış politikaya kadar pek çok konuda hâkim İslami gelenekten ayrılan AK Parti politik söylemini genel olarak İslamcı gelenekten ödünç aldığı kavramlarla inşa ediyordu. AK Parti'nin iktidara gelmesi parti sözcülerince bir "devrim" olarak tanımlanmıştı. Tabanının pek makbul görmediği bir kavram olsa da partinin önde gelenlerince kendinden önce gelen iktidarlara göre oldukça cesur işlere girişen bu parti "devrimci" sıfatına uygundu.