Neredeyse bir yıl önce 15 Temmuz 2016’da gerçekleşen başarısız askeri darbe girişimi tüm toplumsal hayatı ve doğal olarak ekonomiyi de etkiledi. Darbenin yapıldığı temmuz ayının yarısını da kapsayan üçüncü çeyrekte ekonomi uzun zamandan sonra ilk kez negatif büyüme yaşadı. Ama 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tesis edilen Olağanüstü Hal (OHAL) düzeni ve o çerçevede çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler de ekonomide hükümetin elini güçlendirdi ve eşiğine gelinen krizi aşmada, ekonomiyi yeniden büyütmede imkânlar sağladı. 15 Temmuz’un ardından FETÖ’cüler diye bilinen darbe girişimcileri ve destekçisi olduğu öne sürülen kişi ve kurumlara ait irili ufaklı ekonomik varlıklara el konulması, bu varlıkların bazılarının el değiştirmesi gibi bir süreç de gündeme taşındı.
15 Temmuz 2016’ya gelinceye kadar Türkiye ekonomisi yılın ilk yarısını yüzde 5’e yaklaşan bir büyüme oranı ile kapamıştı. Ekonominin işleyişinde yaşamsal önemi olan dış kaynak girişi yavaşlamış olduğu için resmi rezervlerden ve yurt dışında tutulan “net hata-noksan” olarak da nitelendirilen, kaynağı belirsiz döviz girişleri sayesinde doların fiyatı 2,85-2,90 TL aralığında tutuluyordu.