Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 9 Ağustos’ta Rusya’nın St.Petersburg kentine giderek Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştü. Bu ziyaret, 24 Kasım 2015’te Türk hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle Rus savaş uçağının düşürülmesiyle başlayan gerilimden tam tam 268 gün sonra gerçekleşti. Ziyaret ayrıca Erdoğan’ın 15 Temmuz darbe girişiminden tam 25 gün sonra gerçekleştirdiği ilk yurt dışı ziyaretti.
Ankara’nın ABD ve AB ile ilişkilerinin krizde olduğu bir dönemde gerçekleşen Rusya ziyareti iki açıdan sembolik önem taşıyor. İlk olarak,Erdoğan-Putin zirvesinin amacı ABD ve Avrupa Birliği’ne (AB) ‘Sizsiz, hatta size rağmen aramızdaki sorunları çözüp, dostluk kurabiliriz' mesajı vermek. Ankara’nın bu mesajı vermek için çok istekli, Moskova’nın da istekli olduğunu not etmek gerekiyor. Türk-Rus ilişkilerinin son 300 yılını bilenler ikili ilişkileri belirleyen en önemli dinamiğin her iki tarafın da Batı ile kurduğu ilişkinin derinliği ve istikrarı olduğunu iyi bilir. Hem Türkiye hem de Rusya birbirleriyle olan ilişkilerini, Batı ile olan ilişkilerinde bir koz olarak kullanıyor. Bilhassa da Türkiye Batı’yla ittifakındaki pozisyonu tehlikeye girdiğinde Rusya ile ilişkisini güçlendirmek gibi tarihsel bir eğilim içinde.