Katırlar inatçılıkları ve dayanıklılıkları ile tanınır. Bu nedenle yüzlerce yıldır sert hava ve arazi koşullarının hüküm sürdüğü Türkiye-Irak sınır hattında yaşayanlar için geleneksel ticaret yollarında yük taşımacılığı denildiğinde akla ilk onlar gelir. Ancak 1926 Türkiye-Irak Sınır Anlaşması ile geleneksel ticaret yolları üzerine siyasal sınırlar çekilince Türkiye-Irak sınır hattında “sosyo-ekonomik olanla” “siyasal olan” arasında günümüze kadar süregelen bir çatışma başladı. Geleneksel ticaret “sınır-aşan kaçakçılık” adını aldı ve kaçakçılık faaliyetlerinde kullanılan katırlar “suç vasıtası” haline geldi.
Geçen günlerde Türkiye-Irak sınırında yaşananlar, bu bölgede onlarca yıldır devam eden sosyo-ekonomik dinamiklerle siyasal dinamiklerin çatışmasının merkezine katırları oturttu. Türkiye-Irak sınır hattında yaşayan Kürt kökenli köylüler, Uludere (Roboski)’ye bağlı sınır hattındaki Ortasu köyü civarında 23 Mart 2015’de toplam sekiz katırın askerler tarafından silahla vurularak infaz edildiğini söylüyor. Bu olayın ardından Uludere ve civarındaki köylerde üç gün boyunca protesto eylemleri gerçekleştirildi. Ancak mahkemelerin kararı ile bölgedeki katırların askerler tarafından silahlarla vurularak öldürülmesi devam etti. Hatırlanacağı gibi, 28 Aralık 2011’de Uludere (Roboski) TSK'ya ait savaş uçaklarının yanlışlıkla bombardımanı sonucu PKK militanı zannedilen 34 kaçakçının hayatını kaybettiği hassas bir bölge.