Türkiye 12 Ekim günü tartışmalı bir HSYK seçimi yaşadı. Seçimin hem öncesinde hem de sonrasında yapılan en temel tartışma ise, kaç tane "cemaat adayı"nın HSYK'ya üye olarak seçileceği idi. Gazeteler, seçim öncesinde, 15 bin kişilik hâkim ve savcı kitlesi içinde "üç ila beş bin cemaatçi" olduğunu yazdılar. Seçim sonrasında ise "sadece iki cemaat adayının HSYK'ya girdiğini" öğrendik. "Cemaat kaybetti" şeklinde manşetler okuduk.
HSYK seçimlerindeki bu "yenilgi", Fethullah Gülen cemaatine mensup olan ya da sempati besleyen kimseleri üzmüş olabilir. Oysa, eğer meseleye farklı bir açıdan bakmayı başarabilirlerse, bu "şer"rin içinde aslında büyük bir "hayır" da görebilirler. Çünkü, Türk yargısındaki olağandışı bir ağırlığın sahibi gibi görülmesi, ne söz konusu cemaat için iyidir, ne de Türkiye demokrasisi için.