Türkiye bir muhaberat devletine mi dönüşüyor yoksa milli şef dönemine geri mi dönüyor? Bugünlerde en fazla cevabı aranan soru bu. 17 Aralık yolsuzluk operasyonundan beri ‘paralel devlet’ suçlamasıyla hükümete dokunan hakim, savcı ve polisleri cezalandırmaktan çekinmeyen Başbakan Tayyip Erdoğan yeni MİT yasasıyla ülke içinde ve dışında ‘operasyon’ yeteneğini artırıp dokunulmazlığını perçinlemek istiyor. Muhalefete göre bunun adı muhaberat devleti.
Erdoğan açısından hükümetin duruşuna uygun karar alan mahkemeler ‘milli’ yani ‘vatansever’, aykırı karar alanlar ‘gayri milli’. Twitter yasağını hak ihlali sayan Anayasa Mahkemesi’ni ‘milli değil’ diye hedef alan Erdoğan, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) yasasını iptal edince de yine Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’a “Siyaset yapmak isteyen cübbesini çıkarır, siyasetini yapar” diye çattı. İptal edilen yasa yargı bağımsızlığını zedeleyecek şekilde Adalet Bakanı’na HSYK’nın üyelerini atama ve görevden alma yetkisi veriyordu. Erdoğan son olarak Adana’da Suriye’ye giden MİT’e ait TIR’ları durduran polisleri tutuklayan savcıyı ‘kahraman’, tutukluları bırakan hakimi ‘hain’ ve ‘haşhaşin’ ilan etti. Erdoğan “Adana’da bir vatansever savcı çıktı soruşturma başlattı. Bazı zanlılar tutuklandı. Aradan birkaç gün geçmeden paralel yapının elemanları araya girdi, zanlılar bırakıldı. Ortada ihanet varken zanlıların bırakılması düşündürücü. Birileri şantaja boyun eğmiş olabilir, birileri de haşhaşı fazla kaçırmış olabilir" dedikten hemen sonra Adana'da TIR operasyonu yapan 3 savcı sürüldü.
İstihbarat çarı