Trablusgarp’ta kalburüstü, yeşillikler içindeki iki semtin sokakları moloz yığınları ve hurdaya dönmüş metal parçalarıyla kaplı. Nisan ayında bombalı bir aracın patlaması, Fransa Büyükelçiliği’ne ait binalarının yarısını yerle bir ederken 200 metre çapındaki bir alanda yaşamsal altyapıyı da kullanılamaz hale getirdi. Benzer şekilde 11 Haziran’da patlatılan diğer bir araç, İtalya Büyükelçiliği’ni hedef aldı. Diplomatik çevrelerde gerginlik yükselirken durumun daha ne kadar bu şekilde süreceği sorgulanıyor. Bingazi’de ise 9 Haziran’da bir askeri üssün önünde yapılan gösteride 31 protestocu hayatını kaybetti. Savunma Bakanlığı’na bağlı özel kuvvetlere karşı girişilen rastgele saldırılar ve güvenlik birimlerine ait binaların ateşe verilmesi, ülkenin doğusunda yeni can kayıplarına yol açtı. Silahlı Kuvvetler Komutanı ve fiili Genelkurmay Başkanı Salim Kenidi’nin basına verdiği bir demeç endişeleri iyice artırdı. Zira Kenidi saldırganlara şöyle seslendi: “Siz kimsiniz? Ne istiyorsunuz? Gelin oturup konuşalım.”
Libya’nın uzun vadeli diplomatik menfaatlerini riske atan Başbakan Ali Zidan hükümetinden yanıt bekleyen yaşamsal sorular söz konusu. Nasıl olur da silahlı gruplar, öldürücü güce sahip patlayıcıları bir araya getirip ülke içinde taşıyabiliyor ve hassas hedeflere saldırlar düzenleyebiliyor? Dahası, nasıl olur da dünyanın en geçişken sınırlarından birine sahipken dünyada silahın en yoğun barındığı ülke olan Libya, işleyen bir istihbarat servisine sahip olmaz?