Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 21 Kasım’daki Cezayir ziyaretinde 12 yeni anlaşmayla Afrika ile bağlara yeni ilmekler attı. Türkiye ve Cezayir arasındaki Yüksek Düzey İşbirliği Konseyi, Stratejik Yüksek Düzey İşbirliği Konseyi’ne dönüştürüldü. İsim değişikliği iç ve dış faktörlerden bağımsız olarak ortaklıkta stratejik bir model üretme arayışını yansıtıyor.
Cezayirlilerin Fransız sömürgecilik mirasıyla hesaplaşma çabalarıyla Erdoğan’ın Fransa karşıtlığıyla Afrika’da nüfuz damarları açma taktikleri çakışıyor. Erdoğan’ın sömürgeciliği zemmeden çıkışları Cezayirlilere bile çok geliyor fakat söylemlerin ötesinde iki ülkeyi birbirine iten faktörler var.
Erdoğan’ın siyasi, ekonomik ve askeri boyutları olan Afrika hevesleri Cezayir’i baş köşeye koymayı zorunlu kılıyor. Batı Sahra anlaşmazlığında Fas, İsrail’le ilişkileri normalleştirme karşılığında Amerikan desteğini garantilerken Cezayir de kendi denklemini koruyacak ortaklıklar arıyor. Cezayir’deki en büyük yatırımcı pozisyonunu koruyan Fransa’ya bağımlılığını kırmaya çalışırken Avrupa’da İtalya, Akdeniz havzasında Türkiye, küresel düzeyde Çin ve Rusya ile bir eksen kurmaya çalışıyor. Hem Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da varlığını artıran hem de NATO üyesi olarak Batı kampında yer alan Türkiye’ye kapılarını açıyor.
Fakat ilişkilere Türkiye’nin kattığı nostaljinin Cezayir’de karşılığı yok. Cezayir Büyükelçisi Mücahit Küçükyılmaz eylülde göreve başlarken “Muhteşem bir ortak tarihe sahibiz” ve “Türkiye ve Cezayir iki devlet, tek ümmettir" mesajlarıyla AKP’nin siyasal İslamcı kodlarını ele veriyordu.